...
Her zaman ki gibi yine elim ayağım birbirine girmiş durumda. "pole gribim*!!!! gribim nerde?!!"
Organizasyon şefi ;
"Direkçi hazır mı? son 4 dk!!!!"
"İyisin! iyisin! Sakin ol... 1234, 5678,1234,5678.. " yine kendi kendime konuşuyorum. Aynada son kez pelerinimi ve üzerimi düzeltiyorum. "Yeterince ısındım mı acaba?" Isınma adı altında girdiğim şekilleri hiç yazmıyorum.
O bitmeyen son 4 dakika!!!
Soyunma odasında diğer dansçılar bana hayret içinde bakıyorlar. "Düşmekten korkuyorum!" diyorum. "Saçmalama.. Hem düşsen ne olacak. Çaktırma yeter!" diyorlar ingilizce.
Sakinleşmem gerek..
"Senin sahnen! Hadi!" organizasyon şefinin sesi hala kulaklarımda! O an bana ölüm fermanımı yazan bir cellad benim için. Son bir kez aynaya sonrada bana gülümseyip beni yüreklendiren dansçılara bakıyorum.
"Hazır mıyım?"
Daha hazır değilim!!!! Kafamda iki düşünce var biri ölmek, ikincisi koşarak oradan kaçmak.
Şu stresli an bittiğinde içimde patlayacak haz duygusuna güvenerek kapıya doğru ilerliyorum. Kapıda iki koruma bana sahneye kadar eşlik edecek.
Kulübün vip açılış partisi. Etraf alabildiğine insan dolu. Patlayan şampanyalar, garsonların koşturması, artık neredeyse algılayamadığım müzik.. Pelerinimin kapişonunu ağzıma kadar çekip sıkı sıkı sarılıyorum.
Herkes bana bakıyor.
Nedense o an beni aşağılar gibi baktıklarını düşünüyorum. Diğer insanlar gibi.. Pole yapanların striptizciden ibaret olduklarını düşünenler, çok iyi dansçılar oldukları halde kulüplerde dans ettikleri için onlara etmiş gibi bakanlar, pole dans yapıp kulüpde dans etmeyi uygun görmeyen pole dansçılar, bir türk kızının pole dans yapmasının örf ve adetlerimizce hakaret olduğunu söyleyenler.. sanki hepsi orada toplanmış gibi hissediyorum!
Çaresizlik kaplıyor içimi o an. Kötü bir şey mi yapıyorum acaba!
Topu topu gideceğimiz 20 metre sahne yolu oluyor sana, hac yolu.. Resmen kendimle savaşıyorum! Kafama güzel bir düşünce getirip ona sarılabilsem..
İçimdeki heyecanı bastırabilmek için yapacağım tek şey sahnede dikili duran direğe bakmak! Korumalarla sahnenin yanında durup DJ in benim şarkıma geçiş hareketini bekliyoruz..
Işıkçıyla haberleşiyor DJ.
"1234,5678...1234,5678..." düşünmemeye çalışıyorum. Koreografimi düşünürsem hiç bir şey hatırlamıyor muşum gibi gelecek, ve telaşa kapılacağımı biliyorum. sakinim... o panik halinde bile suratımı kalıptan çıkarmışsınız gibi bir gülümseme var. Ve yine kendi kendime konuşmaya başlıyorum.. Bekledikçe -ki emin olun o 1 dk geçmek bilmiyor- daha da geriliyorum.
" İyi misin?" korumalardan biri sıkıp kangren ettiğim elini sallayarak soruyor.
"Bilmiyorum." Diyorum. "galiba sahne korkum var!" . Gülümsüyor..
–o kocaman sert görünüşlü adamların gülümsediğinde ne kadar güven hissettirdiklerini tahmin edemezsiniz-
"Provalarda izledik seni. Çok iyisin! Kendine güven!” diyor.
Ve evet DJ den onay geldi.
Korumaların güvenli ellerinden ayrılıp, ayaklarının üzerinde hiç durmamış yavru ceylan gibi titreye titreye sahne basamaklarını çıkıp pozuma giriyorum. Deminden beri düşündüğüm tek şey olan pozuma girdikten sonra planım eğlenmek. Ve müziğimin başlamasıyla ayaklarımın bağı çözülüyor, kafamdaki endişe karmaşası yok oluyor. 20 saniyedir tuttuğum nefesi verip yerine yep yeni, tap taze kocaman bir nefes alıyorum..
- Pole dance a başlayalı 11 ay oldu ve ben bu işin ne kadar zor, ne kadar emek isteyen bir spor/sahne sanatı olduğunu duyurmak için çok uğraştım. İnsanların ön yargılarını yok etmeye çalıştım. Bunu yapabilirim! Çünkü ben mutlu olacağım ve ben mutlu olduğumda insanlar iyi bir show izleyecek... -
İçimden çığlıklar atıyorum!
Hayatımda ki en özel ve güzel anlardan biri!
Bu kadar severek yapacağım başka birşey düşünemiyorum bile!
Enerjimin insanlara ulaştığını görüyorum.. Beni aşağılarmış gibi olan suratlar hayretle bakıyorlar, gülümsüyorlar, alkışlıyorlar. Sahne öncesi güvensizliğim insanların tezahüratlarıyla yok olup gidiyor. Onlarla beraber daha yukarı, daha yukarı tırmanıyorum.
Şarkı bittiğinde sanki tüm süre nefes almamışım gibi kalbim çarpıyordu. Son bir reverans yapıp, pelerinimi omzuma attım. Evet hayatımın en güzel 5 dakikasıydı bu!
Ve evet! Utanmam ya da üzülmem için hiç bir sebep yok!
Artık official Rita The Moon um ve ilk sahnemi aldım!!
Hayatımı değiştirip Pole dance eğitmeni ve performansçısı olmaya çabaladığım 7 ay öncesindeki insana çok ama çok güzel bir başlangıç yarattığımı görüyorum şuan.
Ellerimi yıkamak için tuvalette yöneldiğimde insanlar beni durdurup tebrik ettiler. Ama ingilizce.. Türk olduğumu söylediğimde daha da güzel yorumlar aldım ve bir sürü pole a başlamak isteyen insanla konuştum.
Çalışanlar ve erkek arkadaşımın tebriğiyle mekandan ayrıldık. Arabada bana dönüp;
" 'İşi bırakıp, pole a kendimi adayacağım!' dediğinde sana inandığımı ve her zaman yanında olacağımı söylemiştim. Bu gece burada yaptığın şey senin pole dansa ne kadar inandığını ve korkusuz olduğunu gösterdi! Seninle gurur duyuyorum! "
*Pole grib: magnezyumlu bir krem. Ellerimiz terleyip, pole da kaymayalım diye kulanıyoruz. (sadece ele değil tutunacak bölgelere sürebiliyoruz. Bacak, kol vs.)